Makale
Zeytindağı’ndan Aksa’ya: Bir kıyamet yürüyüşü
'Bu gördüÄŸünüz mezarların bazıları 5 milyon dolar. Yahudiler, aÅŸağıda gördüÄŸümüz vadide kopacak kıyametin ardından buradan kolayca yürüyerek Mescid-i Aksa'da kurulacak cennete gidebileceklerini düÅŸündükleri için veriyorlar bu paraları.'
Bu cümleleri duyunca, 'cennetten arsa alıp satma' iÅŸinin nereden geldiÄŸini de anlamış oldum. Zeytindağı ile Mescid-i Aksa arasındaki vadi, Kudüs'te sürdürülen kavganın asıl nedenlerinden biri.
DaÄŸdan vadiye doÄŸru inerken kendinizi bir dinler tarihi yolculuÄŸunun da tam içerisinde buluyorsunuz. Öncelikle, Hz. Ä°sa efendimizin son gecesini geçirdiÄŸi 'Son Gece Kilisesi' burada… Biraz daha yürüdüÄŸünüzde de son yemeÄŸini yediÄŸi ve Yehuda'ya 'beni bir öpücükle mi kandıracaksın' diye sorduÄŸu zeytinliÄŸe ulaşıyorsunuz. Tarihin gördüÄŸü en eski zeytin aÄŸaçlarının burada olduÄŸu tahmin ediliyor. Öyküye göre, Hz. Ä°sa burada yakalanıyor ve 8 durak boyunca çarmıhını sırtında taşıyarak 'son yürüyüÅŸünü' gerçekleÅŸtiriyor. Yani Zeytindağı'ndan baÅŸlayıp ilgili duraklara uÄŸrayarak ilerlediÄŸinizde ve bu yürüyüÅŸü Kıyamet Kilisesi'nde bitirdiÄŸinizde Hz. Ä°sa efendimizin son yürüyüÅŸünü de gerçekleÅŸtirmiÅŸ oluyorsunuz. Tabii, bizim inanışımıza göre Hz. Ä°sa efendimiz o son yürüyüÅŸü hiç yapmamış. Zira Yehuda ya da bir baÅŸkası Hz. Ä°sa zannedilmiÅŸ. Yine de o uzun yürüyüÅŸü gerçekleÅŸtirmek son derece etkileyici.
Kudüs'te bir yürüyüÅŸ yolu daha var. Mescid-i Aksa'ya MeÄŸaribe kapısından girip Kubbetüs Sahra'da bulunan Muallak taşına ulaÅŸtığınızda Efendimiz(sav)'in miraçtan önce ayak bastığı son kara parçalarını da kat etmiÅŸ oluyorsunuz. Yani, miraç yürüyüÅŸü yapmış oluyorsunuz.
Zeytindağı'ndan ya da daÄŸa çok yakın mesafelerden baÅŸlayan ve birbirine çok benzer üç yürüyüÅŸ. Biri Yahudilerin sadece kendilerine ayırdıkları cennete, diÄŸeri çarmıhını sırtında taşıyarak ölüme, bir diÄŸeri ise bir taÅŸa basarak doÄŸrudan kendisini yaratan Rabbinin huzuruna.
Aynı noktadan baÅŸlayıp farklı neticeler elde edilen/edilmesi umulan üç yürüyüÅŸ. Yürümeye baÅŸladığınızda vermeniz gereken bir karar var: Cennete mi, çarmıhınızı taşıyarak ölüme mi, Rabbinize mi yürüyeceksiniz? Belki de bütün kilit burada, bu incelikte gizli.
Yürümek lazım. Ancak yürümeden önce niyetinizden emin olmanız gerekiyor.
Ramallah'ta bir GökoÄŸuz
Ramallah’taki TÄ°KA ofisinde gülümseyerek insanlara çay ikram eden hanımefendinin Türkçesi neredeyse mükemmel. Ancak yine de Türkiye Türkçesi ile konuÅŸmadığını anlayabiliyorsunuz. Ä°smi Luba imiÅŸ. Moldova’da yaÅŸayan Hristiyan Türklerden, yani bizim Gagavuz dediÄŸimiz GökoÄŸuzlardanmış. Bakü’de üniversite okurken Ramallahlı Ömer’le birbirlerine âşık olmuÅŸlar. Evlenip Filistin’e gelmiÅŸler. Luba hanım, 14 yıl boyunca ülkesine dönememiÅŸ…
‘Çocuklarım Müslüman, ben de pazarları evimize yakın kiliseye gidip geliyorum’ diyor. ‘Elhamdülillah çok mutluyum. YaÅŸadığımız her ÅŸeye raÄŸmen ayakta kalmanın bir yolunu bulduk ÅŸükürler olsun’ diye ekliyor.
Bizse, bir kez daha adına ‘aÅŸk’ dediÄŸimiz ÅŸeyin gücü karşısında her zaman yaptığımızı yapıyoruz. Derin bir sessizlik ve saygıyla gözlerimizi Luba hanıma dikiyor ve susuyoruz. ‘Ä°nsan hakiki bir aÅŸk görürse susmalı’ denilmiÅŸtir çünkü.
Türkler Kudüs’e niçin gitmeli?
Bir gençlik uhdesi olarak içimde kalan ‘vurmalı çalgı öÄŸrenme’ merakım son zamanlarda depreÅŸti. Åžimdilik bir hoca bulabilmiÅŸ deÄŸilim. Ancak ‘nasıl olsa derslere baÅŸlarım’ diye düÅŸünüp gittiÄŸim hemen her yerden bir vurmalı çalgı alıyorum. Kudüs’te de öyle yapmak istedim. Güzel, küçük bir tef gördüm eski ÅŸehirdeki dükkânlardan birinde. ‘Kaç para’ diye sordum Ä°ngilizce olarak parmağımla tefi gösterip. Genç satıcı ’35 dolar’ dedi. Elime aldım, birkaç kez vurdum. Sesini beÄŸenmedim tefin. Yerine koyarken ‘nerelisin’ diye sordu satıcı bu kez. Türkiyeli olduÄŸumu belirttim. ‘Madem Türkiyelisin, sana Filistinlilere verdiÄŸim fiyattan vereceÄŸim. 20 dolar olur’ dedi hemen. ‘Bu numarayı herkese çekiyorsundur’ dedim gülümseyerek. ‘Evet, 5 dolar indirim için bazı numaralar çektiÄŸim doÄŸrudur, ama 15 dolar indirimi sadece kardeÅŸlerime yaparım’ oldu cevabı.
Kudüs ve Filistin gezim boyunca aklımda o soru vardı: ‘Türkler niçin Filistin’e ve Mescid-i Aksa’ya gelmiyor?’
Bu soruya bir sürü cevap verdim. Mesela ÅŸunu dedim: ‘Ä°nsanlar Ä°srail’e para kazandırmak istemiyor olabilir.’ I-ıh. Zira 4 gün boyunca dolaÅŸtığım Filistin’de Ä°srail’e bir kuruÅŸ para kaptırmadım. Vize için herhangi bir ücret almadılar, yolculuÄŸumuzu Türk Havayolları ile alışveriÅŸlerimizi de sürekli Filistinli kardeÅŸlerimizden yaptık.
Åžunu da dedim: ‘Aksa iÅŸgal altındayken buraya gelip morallerini bozmak istemiyor olabilir insanlar.’ Bunu da saçma buldum doÄŸrusu. Çünkü iÅŸgal yokken Aksa’ya gitmek bir tercih, iÅŸgal varken Aksa’ya gidebilmek bir zorunluluk olarak geldi bana.
Niçin zorunluluk? Çünkü Filistinli kardeÅŸlerimizin yüksek bir motivasyona, kesintisiz bir maddi desteÄŸe ve en önemlisi ‘yalnız deÄŸilsiniz’ mesajına ihtiyaçları var. Ä°ÅŸgalin bütün olumsuzluklarını yaÅŸayan, ürettiÄŸi malı ihraç edemeyen, fabrikası, atölyesi olmayan Filistin halkının nefes alıp vermesi diÄŸer Müslüman halkların fiziki desteÄŸi ile mümkün.
Ä°srail askerlerine gelince… Nuri Pakdil’in dediÄŸi gibi yapabilirsiniz: ‘Ben onlara sert bakıyorum. Siz de öyle yapın.’
Haydi Filistin’e…
Osman Suroğlu ya da avcı bizden ne istiyor?
TÄ°KA’nın desteÄŸi ile Ramallahta bir karikatür sergisi açan Osman SuroÄŸlu aÄŸabeyin pek çok çizgisini hayranlıkla izledim. Ancak içlerinden birine kelimenin gerçek manasıyla vuruldum. Åžuracıkta gördüÄŸünüz çizgisiyle Osman SuroÄŸlu öyle çok ÅŸey anlatıyor ki bize.
DoÄŸrusu, kafesteki kuÅŸu özgür bırakan avcının elinde halen bir tehdit unsuru olarak duran o tüfek bana öncelikle ‘nefis terbiyesi’ kavramını çaÄŸrıştırdı. Nefsi özgürleÅŸtirmenin iyi bir ÅŸey olduÄŸunu düÅŸünen modern insan, avcının elinde halen bir silah olduÄŸunu sürekli unutarak yaÅŸayıp gidiyor.
‘Özgürüm’ dediÄŸimiz anda asıl tuzaÄŸa düÅŸmek. Biz modernleri sürekli ağına düÅŸüren en büyük tehlikelerden biri bu deÄŸilse nedir?
DiÄŸer yandan dümdüz politik bir gönderme ile de okudum bu güzel çizgiyi. Bugün özellikle Ä°slam coÄŸrafyasında ‘sizi özgürleÅŸtirmeye, kafeslerinizden, zincirlerinizden kurtarmaya geldim’ diyen yeni kolonyalist özgürlükçüler ‘silahı elinde bulundurma’ hakkını ve aslında Müslüman halkları silahla terbiye etmeyi hiçbir ÅŸekilde elden bırakmıyorlar. Sanal bir özgürlük verirken asıl özgürlüÄŸünüzü elinizden alıyorlar yani.
Ve son olarak Türkiye’deki politik düzleme de son derece uygun buldum Osman SuroÄŸlu’nun çalışmasını. Mahir Kaynak ‘biri sizin adınıza bahçenizi temizlemeyi öneriyorsa onun kim olduÄŸuna da çok dikkat etmek zorundasınız’ demiÅŸti.
Türkiye’yi ‘kafesten kurtarma’ iddiası ile yola çıktığını söyleyen bazı yapıların geldiÄŸi nokta bize yeni bir kafes sipariÅŸ etmek oldu malum.
Küçük yalnız balık: Gazze
Muhammed Samhuri… Ramallahlı bir ressam. Ramallah’taki Mahmud DerviÅŸ Müzesi’nde sergisi vardı. Yaptığı hemen her iÅŸte balıklar olan bu genç ressam, Gazze’yi ‘küçük yalnız bir balık’ olarak kodlamış resimlerinde. Gazzeliler ise, bu küçük yalnız balığın daha da küçük yavru balıkları.
Son derece etkilendiÄŸim iÅŸlerinden birini göstermek istedim size. ‘Gazze’nin gecesi’ isimli bu tabloda sanki Gazze, Hz. Yunus’un sıkışıp kaldığı gibi sıkışmış bir balığın karnına. Lakin Hz. Yunus’u balığın karnına hapsedenin gücü, onu oradan çıkartmaya da -ÅŸükürler olsun ki- yeter elbette.
Müteahhit maÄŸduru taksi durakları
Recep Tayyip ErdoÄŸan baÅŸbakanken Ä°stanbul’un taksici esnafına bir müjde vermiÅŸti. Ä°stanbul’un taksi durakları Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi tarafından ücretsiz olarak yeniden yapılacak, böylece bu duraklara hem insani ÅŸartlar hem de kentle uyumlu bir mimari standart gelecekti.
Ä°BB, hemen kolları sıvadı ve taksi duraklarını yapmaya baÅŸladı. OturduÄŸum semtteki taksi durağı da bu uygulamadan nasiplendi ve gayet ÅŸirin bir kulübe ile durak yenilendi. Ancak burada bir sorun oldu. Ücretsiz yapılacağı beyan edilen duraklar için müteahhit firma duraktan 8.500 TL para talep etti. Duraktaki taksiciler parayı kendi aralarında toplayıp vermelerine raÄŸmen durağın çatısı henüz yapılmadı. Üstelik ‘getireceÄŸiz’ diye söz verilen televizyon ve ofis mobilyaları da halen getirilmedi. Müteahhit firma, ‘belediyeden paramızı alamıyoruz, dolayısıyla ne çatınızı yaparız ne de mobilyalarınızı getiririz’ diyerek Ä°BB’nin de adını lekeleme yoluna gidiyor. Åžimdi bizim durağın taksicileri, baÅŸlangıçta hayır dua ettikleri Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’ne çok kızgınlar. ‘MaÄŸdur edildik’ diyorlar.
Buradan Ä°BB yetkililerine durumu bildirelim. Son derece güzel bir giriÅŸim olarak baÅŸlayan taksi durakları yenilemesi iÅŸi, müteahhit firmanın sorumsuzluÄŸu ve muhtemelen yalanları yüzünden neredeyse bir ‘baÅŸarısızlık’ olarak algılanmak üzere. Aman dikkat.
Henüz yorum yapılmamış.